AİHM D.M. ve N. / İtalya (Başvuru No. 60083/19) RESMİ OLMAYAN KARAR ÇEVİRİSİ

AİHM D.M. ve N. / İtalya (Başvuru No. 60083/19), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi oybirliğiyle: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinin (özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı) ihlal edildiğine, başvurucuya manevi zarara ilişkin 42,000 Euro ve masraflara ilişkin 10,000 Euro ödemesine hükmetmiştir. Kararın resmi olmayan çevirisi Avukat Hakları Grubu Çocuk Hakları Merkez üyeleri Av. Kardelen Ateşci & Av. Zeynep Cemre Demirtaş tarafından yapılmıştır. Mahkeme bu karar ile, çocuğun yetişmesi için daha elverişli bir ortama nakledilmekten fayda sağlayabilecek olsa bile çocuğun biyolojik ebeveynlerinden uzaklaştırmayı tek başına haklı çıkarmadığına dikkat çekmiştir. Ek olarak, çocuğun evlat edinilmesine dair bir prosedür başlatılmadan önce, mahkemelerin annenin ebeveynlik kapasiteleri, çocuğun psikolojik durumu ve gelişimsel ihtiyaçları ile annenin bu ihtiyaçları karşılama ve çocuk sahibi olma konusundaki işlevsel kapasiteleri hakkında bir bilirkişi değerlendirmesi istenmesi gerektiği kanaatindedir. 

Yetkili Makamlarca Başlatıla Evlat Edinme Prosedürünün Annenin ve Çocuğun Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlalini Oluşturması

Bugünkü Daire kararında D.M. ve N. / İtalya (Başvuru No. 60083/19), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi oybirliğiyle: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinin (özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı) ihlal edildiğine karar vermiştir. 

Dava, kızının sonradan evlat edinilmesi nedeniyle kızı adına da hareket eden başvurucunun aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasıyla ilgilidir.

Mahkeme, bir çocuğun yetişmesi için daha elverişli bir ortama nakledilmekten fayda sağlayabileceği gerçeğinin, onu biyolojik ebeveynlerinden uzaklaştırmayı tek başına haklı çıkarmadığına dikkat çekmiştir.

Mahkeme; başvurucunun kızının evlat edinilmesi için bir prosedür başlatılmadan önce, mahkemelerin annenin ebeveynlik kapasiteleri, çocuğun psikolojik durumu ve gelişimsel ihtiyaçları ile annenin bu ihtiyaçları karşılama ve çocuk sahibi olma konusundaki işlevsel kapasiteleri hakkında bir bilirkişi değerlendirmesi istenmesi gerektiği kanaatindedir. Mahkeme, yerel mahkemeler tarafından evlat edinme prosedürünü haklı çıkarmak için ileri sürülen argümanların yetersiz olduğuna karar vermiştir. Evlat edinme gibi radikal bir önlemin gerçekte çocuğun lehine nasıl olabileceğini açıklamak için annenin ebeveynlik kapasitelerini yeniden kazanması için gereken süre dışında hiçbir neden verilmediğini kaydetmiştir.

46. madde (bağlayıcı güç ve kararın uygulanması) kapsamında Mahkeme; yetkilileri mevcut mahkeme kararı ışığında iki başvurucunun durumlarının hemen yeniden değerlendirmeye ve başvurucular arasındaki iletişimin düzenlenmesinin planlanmasına, çocuğun durumunun ve üstün yararının göz önünde bulundurulmasına davet etmiştir.

Bu karar, İtalya’ya karşı aile hayatına saygı hakkının ihlaline ilişkin bir başka tespitti. Gerçekten de, son birkaç yılda, teşvik ve/veya evlat edinme prosedürlerine veya ziyaret haklarına ilişkin prosedürlere ilişkin 8. madde ihlallerine ilişkin İtalya aleyhine çeşitli tespitler yapılmıştır.

Ana Olaylar

Birinci başvurucu, 1982 doğumlu Küba vatandaşı kadın D.M., ikinci başvurucu ise D.M.’nin 2012 doğumlu kız çocuğu N.’dir. D.M. ve N. Brescia, İtalya’da yaşamaktadır. D.M. kızı adına hareket etmektedir.

Birinci başvurucunun ayrıca ilk evliliğinden olan 2002 ve 2007 doğumlu iki tane daha çocuğu bulunmakta ve bu çocukları her ne kadar büyükbaba/büyükanneleri ile yaşasalar da D.M.’nin kendileri ile devamlı iletişim halindedir. İkinci başvurucu N., D.M. ile A.P. arasındaki ilişkiden dünyaya gelmiş, bu ilişki 2014 yılında sona ermiştir. 2015 yılında D.M. şu anki kocası olan M.S. ile yeni bir ilişkiye başlamış ve 2018 tarihinde bir çocuk doğurmuştur. D.M. ve kocası herhangi bir kamu otoritesi yadımı veya katkısı olmadan çocuklarına kendileri bakmaktadırlar.

18 Şubat 2013 tarihinde birinci başvurucu, A.P.’nin kendisini istismar ettiği gerekçesiyle sosyal hizmetlere başvurmuştur. D.M. ve kızı Brescia’da bulunan bir kabul merkezine bir yıllığına yerleştirilmiştir. 22 Şubat 2013 tarihinde savcılık çocuğun yararına işlem başlatmıştır. Mahkeme, çocuğun ve annesinin bir aile kabul merkezine yerleştirilmesine karar vermiştir.

14 Ocak 2014 tarihinde mahkeme, iki başvurucunun eve dönmesini onaylamış ve sosyal hizmetlerin aileye destek sağlanmasına ve çocuğa eğitim yardımı sağlanmasına hükmetmiştir. 30 Ağustos 2014 tarihinde savcılık, iki ebeveynin ebeveylik yeteneklerinin değerlendirilmesi için mahkemeye çağrılmasına ve çocuğun sosyal hizmetler himayesine alınmasına karar vermiştir. 13 Ekim 2014 yılında çocuk ve annesi bir aile kabul merkezine yerleştirildi. Sosyal hizmetler, ikinci başvurucunun koruyucu aileye verilmesi için mahkemeye başvurmuştur.

3 Eylül 2015 tarihinde savcılık, birinci başvurucunun ikinci başvurucu üzerindeki velayet hakkının askıya alınmasını ve evlat edinme prosedürünün açılmasını ve çocuğun koruyucu aileye verilmesini talep etmiştir.

15 Eylül 2015 tarihinde, hemen uygulanabilir bir kararla, mahkeme ikinci başvurucunun evlat edinilmeye hazır olduğunu beyan etmiştir. Mahkeme, anne-babanın velayet yetkililerini askıya almış ve çocuğun çocuk evlat edinilmeyi bekleyen bir çifte evlatlık verilmesine hükmetmiştir. Mahkeme, durumun geri alınamaz olduğu ve birinci başvurucunun yaşam tarzının değişken olduğu göz önünde bulundurarak, ikinci başvurucunun evlatlık verileceğini ilan etmiştir. 30 Aralık 2015 tarihinde iki başvurucu ayrılmıştır.

10 Mart 2016 tarihinde birinci başvurucu karara itiraz etmiştir. 1 Temmuz 20016 tarihli Brescia Temyiz Mahkemesi kararıyla temyiz başvurusunu reddedilmiş ve alt derece mahkemesinin kararını onanmıştır. Temyiz Mahkemesi, anne babanın velayet haklarını ileriki zamanda geri kazanma ihtimali olsa bile çocuğun doğrudan menfaatleri açısından, onu evlat edinilebilir ilan etmenin yine de tercih edilebileceğine dikkat çekmiştir. 30 Eylül 2016 tarihinde birinci başvurucu bu hususu temyiz etmiştir.

Temyiz Mahkemesi, 7 Mayıs 2019 tarihinde sicile kaydedilen 12 Şubat 2019 tarihli kararla, evlat edinilebilirlik beyanının çiftin ebeveynlik ehliyetlerine ilişkin uzman değerlendirmesi talebini dikkate almamış olmasına rağmen, söz konusu beyanın “mutlak akıl yürütme eksikliği” bulunmadığı için, hukuka aykırı olmadığı gerekçesiyle temyiz talebini reddetmiştir. Temyiz Mahkemesi, hakimlerin, “her iki ebeveynin davranışlarının uzun bir süre gözlemlendiği”, gerekçenin “bağımsız” olduğu ve bilirkişi değerlendirmesi talebinin reddine ve kapsamlı bir ön incelemeye ilişkin gerekçeler sunduklarına karar vermiştir. 

Şikayetler, Mahkemenin Yapısı ve Usul 

Başvurucular, 8. maddeye (özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı) dayanılarak; yerel mahkemenin çocuğun evlat edinilebilir olmasına ilişkin beyanının gerekçelerinin aile bağlarını koparmayı gerektiren “tamamen istisnai koşulları” nı karşılamadığını iddia etmişlerdir. Başvurucular, İtalyan yetkililerin Mahkeme’nin içtihatlarında belirtilen pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve aile bağlarının korunması için makul tüm adımların atılmadığını ve özellikle, her iki başvurucu için de herhangi bir psikolojik değerlendirmenin emredilmediği gerçeğini göz önünde bulundurarak, söz konusu çatışan çıkarlar arasında adil bir denge kurulmadığını belirtmiştir.

Başvuru, 7 Kasım 2019 tarihinde Mahkeme’nin önüne gelmiştir.

Karar, Daire’nin şu yedi hakimi tarafından verilmiştir: 

Péter Paczolay (Macaristan), Başkan, Krzysztof Wojtyczek (Polonya), Alena Poláčková (Slovakya), Gilberto Felici (San Marino), Erik Wennerström (İsveç), Raffaele Sabato (İtalya), Lorraine Schembri Orland (Malta), ve ek olarak Renata Degener, Kayıt memuru 

Mahkeme Kararı

Madde 8

Mahkeme; ikinci başvurucunun evlat edinilmeye hazır olduğunu bildirirken, yerel mahkemelerin sosyal yardım hizmetleri ve kabul merkezi personeli tarafından hazırlanan raporlara ve taraflarla yapılan görüşmelere dayandığını kaydetmiştir. Temyiz Mahkemesi ve Yargıtay mahkemenin tam ve kapsamlı bir soruşturma yürüttüğü kanaatine varmıştır. Mahkemeler, birinci başvurucunun davranışları nedeniyle ebeveynlik ehliyetinden yoksun olduğuna ve istikrarsız bir yaşam tarzına sahip olduğuna karar vermiştir. Mahkeme ve Temyiz Mahkemesi, birinci başvurucunun kızına bakamayacak durumda olduğuna karar vermiştir.

Ayrıca Mahkeme; Temyiz Mahkemesi’nin çiftin büyük bir zaman ve çaba sarf ederek ebeveynlik sıfatlarını geri kazanmalarının mümkün olduğunu, ancak yine de çocuğun çıkarları açısından onu evlat edinilebilir ilan etmenin tercih edilebileceğini tespit ettiğini kaydetmiştir.

Mahkeme; bir çocuğun yetişmesi için daha elverişli bir ortama nakledilmekten fayda sağlayabileceği gerçeğinin, çocuğun biyolojik ebeveynlerinden alınmasını tek başına haklı çıkarmadığına dikkat çekmiştir.

Mahkeme; görülmekte olan işbu davada, çocuğun şiddete veya tacize veya cinsel istismara durumuna maruz kaldığının ispatlanmadığı belirtmektedir. Mahkemeler, herhangi bir duygusal gelişimin olmadığını, sağlık durumuna ilişkin bir endişe veya ebeveynlerin psikolojik dengesizliklerine ilişkin not düşmediler. Dolayısıyla mahkeme; yetkililerin birinci başvurucunun ebeveynlik görevlerini yerine getiremediği sonucuna varırken dayandıkları olguların yeterliliğinden şüphe duymuş ve başvurucunun ebeveynlik ehliyetinden yoksun olduğunu beyan etmiştir.

Mahkeme; aile bağlarını koparma kararının öncesinde, birinci başvuranın ebeveyn olarak rolünü yerine getirme kapasitesinin uygun bir değerlendirme veya herhangi bir psikolojik değerlendirme yapılmadığını ve aile bağlarını korumak için hiçbir girişimde bulunulmadığını belirtmiştir. Adli makamlar, sadece hedeflenen refah yardımı yoluyla üstesinden gelinebilecek birtakım güçlükleri göz önünde bulundurmuştur. Birinci başvurucunun ebeveynlik yeterliliği ve psikolojik profilin değerlendirilmesi için herhangi bir uzman görevlendirilmemiştir. Hükümet; sosyal hizmetlerin iddialarına ilişkin yürütülmüş herhangi bir cezai soruşturması olmamasına rağmen ikinci başvurucudan cinsel istismarın bir “kurbanı” olarak bahsetmiştir. 

Mahkeme; yerel mahkemelerin ikinci başvurucunun evlat edinilmesinin beyan edilmesine karar verdiklerini ve bu nedenle ikinci başvurucunun daha az radikal önlemlerin bulunmasına rağmen annesinden kesin ve telafisi mümkün olmayan şekilde uzaklaştırıldığını belirtmiştir.

Mahkeme, başvurucunun   korumasız durumu ve birinci başvurucunun maruz kaldığı ev içi şiddet ve sosyal hizmetlerden kendisinin ve kızının korunması için aldığı destek de göz önünde bulundurulduğunda, başvurucu ve kızı arasında bağın mümkün olduğunda korunmasının mutlak gerekliliğini gereği gibi göz önünde bulundurmadığı kanaatindedir.

Mahkeme, ikinci başvurucunun evlat edinilebilmesi kararının meşrulaştırılması adına yerel mahkemelerce geliştirilen argümanların yeterli olmadığı kanaatindedir. Yerel makamlar, daha az radikal çözümlerin bulunmasına rağmen, söz konusu tedbirin çocuğun üstün yararı doğrultusunda en uygun seçenek olduğunu ikna edici şekilde kanıtlayamamıştır. Yerel makamların takdir yetkisine rağmen, bu nedenle, başvurucunun aile hayatına müdahale izlenen meşru amaç ile orantısızdır. Ayrıca; mahkeme, dava konusu prosedüre, müdahalenin ciddiyeti ve tehlikedeki menfaatlerle orantılı güvenceler eşlik etmemiştir.

Sonuç olarak; Sözleşme’nin 8. maddesinin ihlali bulunmaktadır.

Madde 46 (Kararların Bağlayıcılığı ve İnfazı)

Mahkeme; yerel makamları, mevcut kararın ışığında iki başvurucunun durumlarını en kısa sürede yeniden değerlendirmeye ve başvurucular arasındaki iletişimi çocuğun durumunu ve üstün yararını da göz önünde bulundurarak düzenlenmeye ve başvurucuların yararına göre gerekli tüm diğer aksiyonları almaya davet etmiştir.

Mahkeme, yerel mahkemelerin karar verme sürecinin ikinci başvuranın evlat edinilebilir olduğunun beyanına yol açtığı mevcut dava gibi bir davada, Sözleşme’nin 8. maddesinin ihlali için en uygun tazmin yolunun, başvurucuların, bu hüküm göz ardı edilmeseydi, bulunacakları konuma getirilmelerini sağlamaktı.

Adil Tazmin (Madde 41)

Mahkeme, İtalya’nın başvurucuya manevi zarara ilişkin 42,000 Euro ve masraflara ilişkin 10,000 Euro ödemesine hükmetti.

            Çeviri:

                                                          Avukat Hakları Grubu Çocuk Hakları Merkezi Üyeleri

                                                             Av. Kardelen Ateşci & Av. Zeynep Cemre Demirtaş

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir